Oyun serilerinin zaman içerisindeki evrimlerini konuşmaya devam ediyoruz. Sırada Far Cry serisi var. Oyun dünyasına ilk girdiği yıldan itibaren adından sıkça söz ettiren Far Cry serisi zaman içerisinde neler yaşadı? Hangi oyunda hangi konu işlendi? Far Cry serisi neden bu kadar çok sevildi? Bu içeriğimizde bunlara değineceğiz.
İçindekiler
Fakat başlamadan önce küçük bir hatırlatma yapalım. Malum daha önceden GTA Serisi ve Mafia Serisi üzerine de içerikler hazırlamıştık. Eğer hala okumadıysan sevgili okur lütfen Oyun İncelemeleri başlığı altından onlara da ulaş ve oku. O içeriklerimizde de daha önceden duymadığın şeyleri duyabilirsiniz. Tıpkı birazdan olacağı gibi. Şimdi her zaman söylediğimiz gibi çayını, kahveni hazırla ve Far Cry’ın yıllar içierisindeki değişimine şahit ol.
Far Cry – Macera Başlıyor
Tarihler 2004 yılını gösterdiğinde neler olmadı ki? Marc Zuckerberg Facebook’u kurdu, Türkiye Eurovision’a ev sahipliği yaptı. Hatta inanması güç ama Stranger Things dizisinden tanıdığımız Millie Bobby Brown dünyaya gözlerini açtı. Tabi böyle şeyler olurken oyun dünyası da boş durmadı. Hatta birçok oyuncu 2004 yılının oyun dünyasının en iyi yıl olarak kabul etmektedir. Neden mi? Çünkü Metal Gear Solid 3: Snake Eater, Half-Life 2, Doom 3 bu yıl çıktı. Hatta GTA San Andreas, Pro Evolution Soccer 3, Unreal Tournament 4, Resident Evil Outbreak, World of Warcraft, Silent Hill 4: The Room ve tabi ki Far Cry!
23 Mart 2004 tarihinde CryTek firması tarafından geliştirilen ve Ubisoft tarafından yayınlanan oyun Far Cry piyasaya sürüldü. 1999 yılında 3 Türk kardeş (Cevat, Avni ve Fuat Yerli) tarafından Almanya’da kurulan CryTek firması oyunun çıkmasından 4 yıl önce büyük yayıncılar ile beraber teknoloji demosunu Nvidia standında tanıttı. Ubisoft’un takibine takılan CryTek firması yaptığı görüşmeler sonucunda Ubisoft ile el sıkıştı. CryEngine oyun motorunu da kullanarak Far Cry’ın yapımına başladı.
Gelelim hikayeye. Oyunda bir tekne kiralama şirketi sahibi olan Jack Carver adındaki adamı canlandırıyoruz. Bir gün kendisi Valerie (kısaca Val) Cortez adındaki bir gazeteciyi Mikronezya’da bulunan bir adaya götürülmesi için tutuluyor. Teklifi kabul eden Jack gazeteciyi bahsi geçen adaya götürüyor. Val’in jet-skisi adaya ulaştığı anda bir roket Jack’in teknesine isabet ediyor. Olayın şoku ile canını kurtarmaya çalışan Jack anlık bir panik yaşadıktan sonra adaya getirdiği Val’i aramaya başlıyor.
Adada Neler Oluyor?
Jack Valerie’yi ararken adadaki bir mağarada gözüne takılan bir telsiz telefon aslında hayatını kurtarıyor diyebiliriz. Tabi o zamanlar bırakın akıllı telefonları, cep telefonları bile çok kullanılan bir şey değil. Hal böyle olunca Jack elindeki bu nimetin kıymetini biliyor. Telsiz telefonun diğer ucundaki ses Jack’e çıkışı için yardımcı oluyor. Fakat Jack’in tek derdi bu mağaradan kurtulmak değil. Çünkü adada bir de paralı askerler var, onlardan da kurtulması gerekiyor. Yer yer sessizce yer yer çatışarak Valerie’ye ulaşmaya çalışıyor.
Valerie adanın diğer ucunda bir helikopterde esir tutuluyor. Oraya kadar Jack bir şekilde ulaşmayı başarıyor. Jack yine çeşitli aksiyonlara dalarak helikopteri dururup Valerie’yi kurtarmaya çalışıyor. Valerie’yi kurtarmayı başarak Jack burada her şeyin göründüğü gibi olmadığını öğreniyor. Çünkü Valerie’nin soyadı aslında Cortez değil Constantine. Ve kendisi gizli bir CIA ajanı. Onun derdi ise adada olan biteni araştırmak. Olan bitenden kasıt da mutasyona uğramış olan yaratıklar ve paralı askerler. Tabi bu durumda yakışıklı Jack “Dur bakalım sen tek başına hareket etme, ben ne güne duruyorum.” diyor ve Valerie’ye yardım etmeye başlıyor.
Buradan sonrası çok spoiler içeriyor. O nedenle devam etmeyeceğiz. Fakat hız kesmeden oyunun diğer detayları ile devam edelim. Oyun çıktığı dönemde “çok gerçekçi” olarak kabul ediliyordu. Çünkü yapay zeka oldukça iyiydi. E tabi grafikler de 2004 yılına göre iyiydi. O kadar başarılı oldu ki sadece 4 ay içerisinde 730 bin kopya satmayı başardı. Metacritic bu oyunda 83 puan verdi. Hatta Far Cry çıktığı sene yılın en iyi PC oyunu ödülünü de kazandı. Hala oynamadıysanız ve grafikleri günümüz grafikleri ile karşılaştırmadan oynayabilirim diyorsanız Steam üzerinden satın alabilirsiniz.
Far Cry 2 – Jackal’ın Peşinde
Far Cry 2 ilk oyunun üstünden 4 yıl sonra karşımıza çıktı. İlk oyunun başarısından dolayı Ubisoft seriye devam etme kararı aldı. Ama bir farkla. Oyunun temelini atan CryTek firması artık aradan çekilmişti. Far Cry serisi için Ubisoft ipleri kendi eline alarak ilerlemeyi daha uygun buldu.
Far Cry serisinin bu oyunu kurgusal bir bölgede geçiyor fakat birçok kişi bu bölgenin Etiyopya olduğunu söylüyor. Oyunun ilk sahnesinde karakterimiz bir aracın arka tarafında oturuyor. Taksi olduğunu anladığımız aracın şoförü bizi gideceğimiz yere götürürken bir yandan da burada neler olup bittiğini anlatıyor. Tabi karakterimizin ağzını bıçak açmıyor. Hatta oyun boyunca bir kelime bile etmiyor. Karakterimizin gideceği yer Pala adındaki bir ateşkes bölgesindeki motel. Buraya gelen karakterimiz “Ay bana bir şeyler oluyor” diyerek kendinden geçiyor. Sıtmaya yakalanan karakterimiz gözünü boş bir odada açıyor. İçeride bir adam var. Bir şeyler ile uğraşıyor. Sonradan kendisini tanıtıyor. Adı Jackal, kendisi peşinde olduğumuz adam. Jackal’ın kendisi de bunu biliyor. Nereden mi biliyor? Çünkü 3 IQ’ya sahip olan karakterimiz ajandasına “Jackal’ı öldür.” yazmış. Tabi Jackal’da bunu görünce sinirleniyor.
Şimdi hemen burada bir ek bilgi verelim. Ubisoft’un Far Cry serisi içerisinde en çok yapmayı sevdiği şey kötü karakterleri asla susturmadan konuşturmak. Jackal’da da bunu iliklerimize kadar hissediyoruz. Konuştukça konuşuyor. “Vay efendim beni kimse öldüremez, ben insanların yaşayıp yaşamayacağına karar veririm” falan diye kafa ütülercesine nutuk çekiyor. En sonunda da elinde bulunan bıçağı karakterimizin kafasının üstüne saplıyor. Korkutmak için tabi. Sonrasında da silahı da eşantiyon olarak bırakıyor. Odadan çıktıktan sonra karakterimiz sıtmanın etkisi ile yine kendisinden geçiyor. Kendine geldiğinde ise bir patlama oluyor. Bu patlamanın sonucunda ortaya çıkan adrenalin ile birlikte “Ya Hak!” diyerek fırlıyor yataktan. Bundan sonrası ise biraz oyun mekaniklerini öğreten eğitim aşaması ile devam ediyor.
Yine mi Gazeteciler?
Patlama sonrası ilerlerken iki farklı örgütün birbiri ile çatıştığını gören karakterimiz fırsat bu fırsat diyerek birkaç da adam öldürerek olay yerinden kaçıyor. Fakat sıtma karakterimizi oldukça yorduğundan dolayı karakterimiz yine bayılıyor. Gözlerini açtığında ise kendisini bir hücre evinde bulur. Burada bulunan teğmen bize bazı görevler veriyor. Git şurayı ele geçir tarzında olan görevlerden sonra ise asıl hikaye başlıyor.
Bir şekilde yolumuz gazeteci Reuben Oluwagemb ile kesişiyor. Kendisi bölgede var olan UFLL ve APR örgütleri arasındaki çatışmalarla ilgili bir kitap yazdığını söylüyor. Kitap içerisinde ilk sahnede bize ahkam kesen ve bizim asıl hedefimiz olan Jackal’dan da bahsediyor. Tabi bu bizim dikkatimizi çekiyor. Gazeteci de bize “Tamam kardeşim sen Jackal’ın ppeşine yine düş ama önce şu sıtma işini hallet” diyor ve bizi kilisede görev yapan rahibe yönlendiriyor. Kilisede çalışan ve baskı altında olan sivilleri kurtar o da sana ilaç konusunda yardım etsin diyor. Tabi gayet mantıklı bir teklif. Kabul ediyoruz.
Oyunun bundan sonrasında oyun bizi tenis topuna çeviriyor. Jackal’ı öldürebilmek için bir UFLL örgütüne bir APR örgütüne çalışıyoruz. Bu bize Assassin’s Creed Odyssey oyunundaki savaş sahnelerine götürüyor. Malum orada da bir Sparta için bir Atina için savaşıyorduk.
Oyunun bundan sonraki kısmı spoiler içereceği için bundan sonrasına devam etmiyoruz. Fakat oyunun yine oldukça beğenildiğini söyleyebiliriz. Metacritic 85 puan verdi bu oyuna. Farklı bir karakter, hikaye ve oynanışı tecrübe ettiğimiz bu oyun yine grafikleri bir kenara bırakacak olursak hala oynanabilir.
Far Cry 3 – Far Cry Serisinin En Beğenilen Oyunu
Far Cry serisi içerisinde en çok beğenilen oyunu Far Cry 3 diyebiliriz. Hatta öyle ki ciddi bir Far Cry hayranının yanında sakın ola “Ben beğenmedim yaa!” falan demeyin. Anında linç yiyebilirsiniz. Far Cry 2 oyunundan sonra Far Cry serisi 2012 yılında devam ediyor.
Jason Brody ve arkadaşları Bangkok taraflarında çılgınlar gibi bir tatil yapıyor. Hoplayalım, zıplayalım, yiyelim, içelim, çeşitli çılgınlıklar yapalım modunda ilerleyen karakterimiz ve arkadaşları tatile tüm hızı ile devam ederken bir anda kendilerini bir kafesin içerisinde buluyor. Başlarında da Far Cry serisi içerisinde en sevilen kötü karakter Vaas yer alıyor. Tabi az önce de bahsettiğimiz gibi kötü karakter olan Vaas susmadan konuşuyor. Konuşup konuşup gittikten sonra aynı kafeste yer alan ve baş karakter olan Jason Brody’nin abisi bir şekilde ellerini çözerek kardeşine yardımcı oluyor. Sonra ufak bir plan ile yanlarına çağırdıkları eli silahlı adamı etkisiz hale getiriyor. Kafesten kaçan abi kardeş bir şekilde buradan kurtulmaya ve arkadaşlarını aramaya başlıyor. Fakat bazı arkadaşlarının cesetlerini gördükten sonra işlerin ne kadar ciddi olduğunu görüyorlar.
Bu arada hemen belirtelim, ana karakterimizin abisi ordudan tecrübeli. Daha cesur. Fakat Jason Brody ise çok korkak bir yapıya sahip. Eline bir silah bile almamış olan Jason kaçış esnasında kötü adamlara zarar verdikçe psikolojik olarak hasar alıyor. Devam eden ikili bir süre sonra Vaas’ın adamlarına yakalanıyor. Kaçarken Jason kurtuluyor fakat abisi ölüyor. Bu saatten sonra Jason bir değişim geçiriyor. Artık abisinin ve arkadaşlarının intikamını alıp, kalan arkadaşlarını da bularak buradan uzaklaşmak istiyor. Tabi bunlar için biraz destek şart.
Jason Brody’nin İnanılmaz Evrimi
Beklediğimiz destek adanın yerlilerinden olan Dennis tarafından geliyor. Önce silah sağlıyor bize. Daha sonrasında ise veriyor gazı. Aslansın kaplansın dedikçe karakterimiz Jason resmen kişilik değiştiriyor. Vaas’ı öldürmek için her gece yeminler ediyor.
Dennis bize görevler verdikçe Raykatlar adındaki topluluk da bize desteklerini sunuyor. Hatta örgütün lideri Citra ile tanışıyoruz. Kendisi ateşli bir abla. Her konuşmasında ayrı bir erotik tonlama var. E tabi zamanla Jason da etkilenmeye başlıyor. Citra “İlaca ihtiyacımız var yiğidim koş getir hele” dedikçe hemen fırlıyoruz. Tabi beleşe olmaz. Onlar da bize arkadaşlarımızın durumu hakkında bilgiler veriyor. Yani bir çeşit kazan & kazan durumu söz konusu.
Bu oyunun en güzel yanlarından birisi son sahnede size iki farklı seçenek sunması. Ve öyle basit bir tercih de yapmıyorsunuz. Ama merak etmeyin, spoiler yok. Tercihinizi yaparken kendinizi bir an için oturup düşünürken bulabilirsiniz.
Far Cry serisi içerisinde şu anda 6 oyun yer alıyor. Yan oyunlar hariç. 6 ana oyun içerisinde en çok sevilen oyunlardan birisi hatta ilki. Eğer oynamadıysanız mutlaka bir şans verin. Sizi oldukça etkileyecektir.
Far Cry 4 – Himalayalar Sandığınız Kadar Güzel Değil
Far Cry serisi içerisinde yer alan dördüncü oyun 2014 yılında piyasaya sürüldü. İlk oyundan üçüncü oyuna kadar yükselen bir grafik ile ilerleyen seri nedendir bilinmez ama dördüncü oyun ile biraz tökezlemiş gibi. Tabi ki sevenleri çoktu ama bir Far Cry 3 gibi de değildi.
Oyundaki baş karakterimiz Ajan Ghale. Rahmetli annesi ölmeden önce “Beni Himalayaların eteklerine göm ama o Pagan Min’i de ortadan kaldır mutlaka.” der. Anasının küllerinin olduğu kavanozu çantasına katar ve gider Himalaya bölgesine. Fragmanda da göreceğiniz üzere pasaport kontrol işlemlerinin olduğu esnada ortalıkta gerginlik olduğunu fark eder. Çok geçmeden silahlar çekilir ve çatışmalar çıkar. Daha Bismillah demeden olaylara karışan karakterimiz ise bir helikopterin yaklaştığını görür. Kafasına dayanan silahın da zoruyla helikopteri beklerler.
Helikopterden tipi Neymar’ı andıran bir dayı iner. Bu dayının adı Pagan Min. Evet, daha adam akıllı oyuna başlamadan kendisi ile tanışıyoruz. Geldiği gibi bizi yolda çeviren askerlerden birisine “Ben sana otobüsü durdur dedim, ateş et mi dedim?” diyerek bıçaklıyor. Sonra bizimle başlıyor uzun uzun sohbet etmeye. Aslında o konuşuyor biz dinliyoruz. Sonra bir selfie çekerek orada olduğumuzu kanıtlıyor. Yani adam bizim geleceğimizi daha önceden biliyor.
Ghale Savaş Makinesine Dönüşüyor
Bize göz dağı verip olay yerinden uzaklaşan Pagan Min isimli kötü abi adada krallığını ilan etmiş durumda. Ama bu durumdan rahatsız olan iki topluluk var. Bunlardan birisinin lideri Amita, diğerinin lideri ise Sabal. Amita bizi çok umursamayan bir abla. Eften püften görevleri önümüze koyarak resmen bize “Sen git kumda oyna” diyor ama biz de boş kimseler değiliz.
Bir şekilde iki tarafın da dikkatini çeken karakterimiz zaman içerisinde verilen görevleri yerine getirererk bir savaş makinesine dönüşüyor. Burada da ek bir parantez açalım. Far Cry serisi içerisinde yer alan oyunların birçoğu ana karakteri başlarda yeteneksiz, çaylak ya da korkak olarak gösteriyor. Daha sonrasında bu karakterlerimiz ağzına Rambo bıçağını alarak helikopterden helikoptere atlarken şarjör değiştiriyor. Yani aksiyonun dibine vuruyoruz.
Amacı Pagan Min’i devirmek olan Ghale iki tarafın da desteğini alarak bu amacına bir adım daha yaklaşıyor. Fakat bu aşamada neler olduğunu spoiler vermemek adına sizlerle paylaşmayacağız. Yine de oyunun oynanabilir bir düzeyde olduğunu söyleyebiliriz. Zaten Metacritic de bu oyuna 80 puan vermiş.
Far Cry Primal – Merhaba Taş Devri
Ubisoft Tropik adalara bizleri alıp götürdükten sonra çok ciddi bir ters köşe yapmak istemiş olacak ki Far Cry serisi içerisine bu oyuna dahil etmiş. Çünkü oyun taş devri zamanında geçiyor. Şaka gibi gelebilir ama değil.
2016 yılında piyasaya çıkan oyun çok farklı bir hikayeye sahip. Oyunun ilk sahnelerinde karakterimiz ve arkadaşları bir mamut avında. Malum mamutlar küçük hayvanlar değil. Fakat diğerlerine göre görece daha küçük olan hatta yavru diyebileceğimiz bir mamutu avlarlar. Mamutun etrafında avlarının keyfini çıkaran ekibi bir sürpriz beklemektedir. Ne mi? Uzaklardan gelen bir kaplan. Daha ne oluyor demeden kaplan bir bir avcıları öldürmeye başlar. Karakterimiz ve arkadaşı ise uçurumdan yuvarlanır.
Buzulların erimesi ile daha yaşanabilir bir yer olmaya başlayan dünyada tabi ki hayatta kalmaya çalışıyoruz. Arkadaşımızla beraber ilerlerken oyun bize en başında 3 farklı kabilenin varlığından bahsediyor. Bu kabileler birbirleri ile düşman. E tabi biz de herkese mavi boncuk dağıtamıyoruz, malum taş devri.
Gerek Var mıydı?
Yanımızda sadece arkadaşımız yok. Etrafta bulunan hayvanlar da tabi bize yardımcı oluyor. Tabi bir şart ile. Onları evcilleştirmeniz gerekiyor. Kulağa zor gibi gelse de aslında oldukça kolay. Biraz yemek, biraz ilgi alaka ile hemen hayvanların efendisi olduğumuzu gösteriyoruz. Üstelik tüm bunlar yaklaşık 5 saniye içerisinde oluyor.
Medeniyet öncesi dönemde olduğumuz için sürekli olarak loot yapıp ilkel savaş malzemeleri ve tıbbı merhemler de yapmamız gerekiyor. Aldığınız yetenek puanlarını da düzgün bir şekilde dağıtırsanız işiniz çok kolay bir hal alıyor.
Fakat tüm bunlara rağmen akıllarda tek bir soru dönüyor. Ve bu soru oyuncuların hemen hepsinde mevcut. “Tüm bunlara ne gerek vardı Ubisoft?” Far Cry 3 sonrası aynı ivmeyi gösteremeyen Ubisoft yine de çok kötü olmayan Far Cry 4’ü piyasaya sürdü fakat Primal, Far Cry serisi için tam anlamıyla gereksizdi. Oynanışı kolay, hikayesi çok etkili olmayan Far Cry Primal’in Metacritic puanı ise 74. Aslına bakarsanız çok bile vermişler.
Far Cry 5 – Amerikalı Fetöcülere Karşı
2018 yılında Ubisoft yeni bir oyunu Far Cry serisi içerisine dahil etti. Oyuna ilk başladığınızda “Lan ben bu hikayeyi bir yerden biliyorum.” diyorsunuz. Maalesef ülkemizden tanıdığımız bir hikayeyi görüyoruz oyunda. Başlıkta da belirttiğimiz üzere hikaye Amerikalı Fetöcülere karşı diyebiliriz.
Amerika’nın Montana bölgesinde bulunan bir kasabada halk mutlu mesut yaşarken dini bir tarikat ortaya çıkıyor. Başlarda kimse sesini çıkarmıyor. Sonuçta herkesin inancı kendisine diyorlar. Ardından durum biraz şekil değiştirmeye başlıyor. Bu tarikat bölgede bulunan arsaları satın alıyor ve yavaş yavaş yerleşmeye başlıyor. Tabi insanların beynini yıkayarak kendi sayılarını da giderek arttırıyorlar.
Oyunun ilk sahnesinde bazı insanlar oyunda bizi nelerin beklediğini kısaca özetliyor ve görüntüler bir kilisede çekilmiş gizli kamera kaydı ile devam ediyor. Görüntülerdeki adam Joseph Seed’e ait. Kendisi tarikatın lideri. Aslında kendisini bir şekil peygamber olarak tanıttığını söyleyebiliriz. O konuşurken kaydı yapan kişi yakalanıyor ve Seed pparmakları ile bu kişinin gözlerini oyuyor.
Bu görüntülerin ardından kendimizi bir helikopterin içerisinde buluyoruz. Helikopter Seed’i paketlemek için yola çıkmış olan ekibe ait. Kasabanın şerifi ve yardımcısı olan abla, yetkili bir abi ve acemi polis biz. Helikopter indikten sonra kiliseye giriş yapıyoruz. Seed’i olaysız bir şekilde alıp ayrılırken bir anda çevredeki insanlar kendisinden geçiyor ve bize saldırmaya başlıyor. İnsanlar adeta Seed’i geri almak için kendi canlarını hiçe sayıyorlar.
Nasıl Bir Örgütsünüz Lan Siz?
Bir şekilde havalanan helikopteri düşürmeyi başaran bu insanlar Joseph Seed’i çıkarıp kurtarıyorlar. Hatta helikopter düştükten sonra telsiz diğer ucundaki polis kadın Seed’in yandaşı olduğunu kanıtlamış oluyor. Yani polise kadar ele geçirmişler. Böyle bir durumda biz de doğal olarak olay yerinden kaçmaya çalışıyoruz. Oyunda ilerledikçe aslında Seed’in tarikatının ne kadar çok kasabaya yayıldığına şahit oluyorsunuz.
Tabi oyunun ilerleyen bölümlerinde bizim temel amacımız Seed’i ortadan kaldırmak oluyor. Çünkü bu kasabadan başka türlü çıkış yok. Adamlar her yeri, her kurumu ele geçirmişler. Artık tek çaremiz savaşmak. Bu saatten sonra adım adım Seed’e yaklaşmaya çalışıyoruz. Çünkü adamlar öyle bir organizasyon kurmuş ki neredeyse kusursuz diyebiliriz. Ama bizim gibi bu topraklarda yetişmiş olan oyuncular biraz daha tecrübeli olduğu için bu Amerikalı Fetöcüler ile çatışmada daha usta olabiliyor.
Oyun tabi günümüze daha yakın bir tarihte piyasaya çıktığından dolayı daha oynanabilir durumda diyebiliriz. Onun haricinde grafikleri ve hikayesi ile de oldukça etkileyici. Denemeyenler mutlaka Far Cry serisinden bir oyun denemek istiyorlarsa bunu denesinler. Metacritic’in puanı ise 78.
Far Cry New Dawn – Yeniden Montana
Far Cry serisinde yeniden Montana bölgesindeyiz. Bu sefer farklı bir dönemde. Spoiler vermemek için nasıl olduğunu anlatamayacağımız nükleer felaketten 17 yıl sonra yine aynı yerde sorunlar baş gösteriyor. Bu sefer Joseph Seed yok. Daha başka düşmanlar karşımızda olacak. Ama bu düşmanlar hala daha Seed’e bağlı!
Bir felaket sonrası eğer ki yeni bir yapılanma oluşuyorsa bu bize yeni kurallar ve yeni topluluklar olduğunu da gösterir. New Dawn ile bu durum tam olarak karşımıza çıkıyor diyebiliriz. Yeni düzende karşımıza çıkan düşmanlarımızın adı ise Mickey ve Lou. Kendileri Highwaymen adı verilen bir topluluğun lideri ve bu topluluk gayet iyi silahlara sahip. Amacımız bizim de dahil olduğumuz Seed karşıtlarının olduğu topluluğu korumak. Yani yine kahramanlık peşindeyiz.
Çok Renkli Ama İçi Boş
Oyun bir nevi devam hikayesi gibi gözüktüğü için aslında Far Cry 5 ile benzer bir kaliteye sahip hikaye bekliyoruz. Ama beklemek bedava. Çünkü karşımızda aslında tamamen içi boş bir hikaye var diyebiliriz. Oyun başlıkta da belirttiğimiz üzere Montana bölgesinde geçiyor. Bir önceki oyunda Montana harika bir güzelliğe sahipti. Ubisoft aynı güzelliği korumak isterken araya Mad Max efektleri de sıkıştırmak istemiş sanki. Etraftan yükselen pembiş pembiş dumanlar, değişik değişik silahlar falan derken 10 saatlik bir oynama süresi sonrasında ikinci kez “Ne gerek vardı?” diyoruz.
Ubisoft farklı temalar denemek isterken aslında kendi ayağına sıkıyordu. Hatta biraz daha Far Cry’ın fişini çekiyordu diyebiliriz. Tabi böyle bir şey olmasını istemeyiz. Çünkü Far Cry serisi, oyun dünyasında saygı duyulan serilerden birisi. Metacritic bu oyuna 73 puan vermiş. Yine bol kepçe vermiş diyebiliriz. Yine de oynamak isterseniz oyunu Steam’de bulabilirsiniz.
Far Cry 6 – Tanıdık Yüzleri Görüyoruz
Oyun dünyası gün geçtikçe ilerlemeye devam ediyor. Artık oyunlarda gerçek dünyadan tanıdığımız isimleri de görür olduk. Aslına bakarsanız hoş olmuyor da değil. İşte bu durumu bilen Ubisoft kolları sıvamış ve Far Cry serisi dahilindeki son oyunu Far Cry 6 için Giancarlo Esposito’yu kendisine bağlamış. Fragmanda kendisini görebilirsiniz ama bilmeyenler için bahsedelim, kendisini özellikle Breaking Bad dizisindeki GGus Fring karakteri ile tanıyoruz.
Far Cry 6’da Giancarlo Esposito El Presidente adıyla anılan Anton Castillo isimli kötü adamı canlandırıyor. Anton Castillo oğlu Diego’yu kendisi gibi diktatör olarak yetiştirmek istiyor. Yara adı verilen adanın geleceğinde Diego yatıyor. Biz ise ileride Anton Castillo’nun rejimini devirmek üzere baş kaldıranlardan birisi olan Dani Rojas’ı canlandırıyoruz. Bu arada oyunun hemen başında tıpkı Assassin’s Creed Valhalla’da olduğu gibi karakterimizin kadın mı yoksa erkek mi olacağına biz karar veriyoruz.
Tek Adam Rejimine Karşıyız!
Oyunda içerisinde bulunduğumuz Yara adasında diktatör Castillo adayı tamamen ele geçirmiş durumda. Polis etkisiz, askerler kendi elinde. Yara adasının medyası yine Castillo’nun elinde. Her türlü sansür mevcut. Hatta Yara’nın para birimi olan Yara Pezosu diğer ülkelerin paralarının yanında bir kağıt kadar değersiz. Yani leş gibi bir ortam söz konusu. Aklınızdan geçenleri biliyoruz, çok şey yapmayın. Hatta sandığınız gibi değil, Yara Adası hikayesi için aslında Küba’yı ele almışlar.
Böyle bir ortamda Castillo tek adam olarak karşımızda dururken biz de direniş gösteren taraftayız. Ama Castillo bizden daha iyi imkanlara sahip. Viviro adı verilen bir kimyasal silah ile sürekli tehditler savuruyor. Viviro aslında kanser tedavisinde kullanılan bir ilaçken daha sonrasında silaha dönüşmüş ve insanları olumsuz yönde etkileyen bir yapıysa sahip olmuş.
Metacritik 2021 yılında çıkan Far Cry 6 için musluğu biraz kısmış. Zira oyuna 74 puan vermiş. Açıkçası bu sefer de biraz daha fazlasını hak ettiğini düşünüyoruz. Oyunu oynamak isterseniz Steam üzerinde bulamazsınız. Çünkü Ubisoft bu oyun için Epic Games ile anlaşmış.
Far Cry Serisi – Artıları ve Eksileri Neler?
Far Cry serisi içeriğimizin başında da dediğimiz gibi saygı duyulan oyun serilerinden birisi. Oldukça ilginç hikayeleri ve keyifli oynanış tarzları ile adından her zaman bahsettirmeyi başarıyor. Zaten Ubisoft oyunların en iyi özelliklerinden birisi de harika manzaralara sahip olması. Eğer ki iyi bir ekran kartınız var ise ya da GeForce Now gibi bir hizmet kullanıyorsanız özellikler görsellerden çok keyif alabilirsiniz.
Fakat Far Cry oyunları ile süregelen birkaç sorun her daim karşımıza çıktı. Bunlardan ilki sürekli olarak radyo kulelerine tırmanmak. Özellikle Far Cry 3 oyununda haritayı her açtığımızda karanlık bölgeleri gördükçe hemen o bölgelerin gölgesini kaldırmak için radyo kulelerine koşuyorduk. Hatta bazen ana hikayeyi bir kenara bırakıp “Önce şunları bi açayım da sonra rahat rahat oynarım” dediğimiz bile olmuştur. Tabi o işler öyle olmuyor, o ayrı. Ama artık bu çok sıkmaya başladı. Ve Ubisoft bunu sadece Far Cry serisi ile karşımıza çıkarmıyor. Assassin’s Creed serisinde hatırlarsanız binaların tepelerine çıkarak aynı şeyi yapıyorduk. Sadece bununla da sınırlı değil. Yine Tom Clancy’s Ghost Recon Wildlands oyununda da karakollara giderek benzer şeyleri yaptık. Yani her oyunda aynı temayı kullanmak artık sıktı.
Buna ek bir durum daha söz konusu. Yine AC serisi oyunlarda olduğu gibi Far Cry serisi ve Tom Clancy’s serisinde de görüyoruz bu durumu. Oyunda yer alan bir ana boss, altında yer alan küçük bosslar. Örneğin Far Cry 5 oyununda Joseph Seed’e ulaşmak için önce ailesine gittik. Wildlans oyununda ise asıl boss’a ulaşana kadar bölge liderlerini eledik. Tamam mantık olarak böyle olması lazım ama oyunun boss ekranında sürekli olarak bunu gözümüze sokmak yerine oyuna entegre etseniz daha iyi olurdu.
Sonuç olarak gel gelelim Far Cry serisi saygı duyulan bir seri ve çoğu oyunu üstünden yıllar geçse bile kendisini oynatır. Sadece biraz daha yenilikler ve köklerden kurtulma ile ilerleyen zamanlarda daha iyi oyunlar ile karşılaşabiliriz. Peki siz Far Cry serisi içerisinden hangi oyunları oynadınız? Yorumlar kısmında bizimle paylaşabilirsiniz.